Articles

Hababam Sınıfı Üstünden Eğitim Sistemine İsyan:)

In alıntı, derin sular, eğitim sistemi, film eleştirileri, güdük necmi, hababam, hababam sınıfı, hababam sınıfı yazıları, hababm sınıfı resimleri, inek şaban, türk eğitim sistemi on Kasım 28, 2009 by yusufmirza

Rıfat Ilgaz‘ın sinemaya aktarılan eseri Hababam Sınıfı, Türkiye’de hakim olan ‘eğitim’ algısını çok net bir şekilde yansıtan öğelerle dolu. Eğitim sistemimiz hakkında sürekli aynı şeylerden şikayet edilmesine rağmen, değişim konusunda sağlıklı adımlar atılamıyor olmasının nedeni de, söz konusu algının aslında farkında bile olmamamızdan kaynaklanıyor.

Yirmili yaşlarına gelmiş olmalarına rağmen hala liseye devam eden bir grup öğrencinin, ‘Akşam sefası bitkisinin kalıtım şeması’, ‘Akdeniz Bölgesinin en büyük geçiti’ gibi tamamen ansiklopedik olan data ve enformasyonu ezberlemedikleri için sınıfta kalıyor olmaları, lise mezunu olmanın aslında ne anlama geldiği konusunda epey fikir verici mahiyette.
Bilgi kavramından anlaşılan, ansiklopedilerde zaten yazılı olan şeyleri hıfzetme olunca da, ‘Liselerarası Bilgi Yarışması’nda da ‘Bir mil kaç metredir?’ gibi sorular sorulmasına şaşırmamak gerekli. Bu durum, sadece bu tür yarışmaları kazanmayı (ya da kaybetmeyi) değil, milli eğitim zihniyetinin verdiği diplomaları da anlamsız hale getiriyor.
Türk eğitim sistemi daha çok ezberci (ve dolayısıyla bilgi üretmeye uzak olan) yapısı nedeniyle eleştiriliyor olsa da, sorun elbette bununla sınırlı değil. Öğrencilerin ve öğretmenlerin pek çok davranışı, okulda çarpık algılar ve etik kodları üzerine bina edilmiş tuhaf bir kültürün hakim olduğu anlamına geliyor ki, aslında bu durumu okulun da dışına çıkarak toplumun anlayışıyla ilişkilendirmek mümkün.
Öğrencilerin kendi aralarındaki ilişkileri, birbirleriyle alay etmeye dayalı bir samimiyet(!) anlayışıyla şekilleniyor. Hababam Sınıfı’nı izleyiciler nezdinde sevimli kılan da, bu görünüş itibariyle samimi ortamda gerçekleştirdikleri haylazlıklar. Ancak film içerisinde kimi kabul edilemez davranışların bu alaylı samimiyet duygusu içerisinde eritilerek meşru ve sevimli kılınmaya çalışıldığı da bir gerçek. Örneğin böyle bir samimiyet, Şaban‘ın memleketinden gelen yiyecekleri arkadaşlarıyla paylaşmayıp gözleri önünde yemesine engel olmadığı gibi, arkadaşlarının buna tepki olarak dolabını açıp leblebilerini çalmaları da aynı samimiyet duygusu içerisinde değerlendirilebiliyor. Dikkat edilecek olursa, insanları birbirine yaklaştıran değil, ilişkilerini bayağılaştıran bir samimiyet bu.

Öğrencilerin kendi içlerindeki ilişkilerindeki laçkalığı mazur gösteren yalancı samimiyet duygusu, içlerinden birine yapılacak bir fedakarlık adına başkalarına karşı zorbaca tavırlar almalarına da sözde bir meşruiyet kazandırabiliyor. Arkadaşlarının okul taksitini denkleştirebilmek için okuldaki diğer öğrencilerin paralarını (gerektiğinde döverek) gasp etmeleri bu duruma örnek gösterilebilir. Mahmut Hoca‘nın, okulda gerçekleştirilen gaspın nedenini öğrendiğinde bunu makul bir gerekçe olarak kabul etmesi de yine aynı hakim kültürün etkisi.*

Hababam Sınıfı’nda öğrencilerin öğretmenleriyle olan ilişkileri de aynı ölçüde seviyesiz. Ancak bu konuda daha çok öğrencilerin sınıfta sergiledikleri alaycı ve seviyesiz tavırlar eleştiri konusu olurken, öğrencileri döven, dövmekteyken de bir yandan ‘Eşşek herif’, ‘Hayvan herif’ gibi hakaretler savuran öğretmenlerin, söz konusu ilişkinin bayağılaşmasına olan etkileri genellikle göz ardı ediliyor. Bu gibi davranışlarla öğrenciyle anlamsız bir şekilde yüzgöz olan öğretmenlerin, sınıf dışındaki tavırları da pek hoş değil.

Birbirlerine ‘siz’ diye hitap eden öğretmenler, kendileri gibi o okulda çalışan bir insan olan müstahdem hanıma (Adile Naşit) ‘sen’ diye hitap ediyor ve kendisini ‘Yemek biteli yarım saat oldu, nerede kaldı bu kahve?’ gibi sözlerle fırçalamakta mahzur görmüyorlar.
Öğrencilere ‘kopya çektirmem’ diyen Mahmut Hoca karakterinin Liselerarası Bilgi Yarışması’nda öğrencilerine mikrofonla kopya vermesi, olayın sonrasında da bunu ‘Okulun şerefini kurtarmak için yaptım.’ gibi hiç de makul olmayan bir gerekçeyle bunu mazur göstermeye çalışması, filmde sergilenen çelişkili davranışlardan sadece bir diğeri.

Gaspın, hırsızlığın, sahtekarlığın, tutarsızlığın film boyunca samimiyet, arkadaşlık, şeref gibi kavramların arkasına saklanılarak mazur gösteriliyor olması, bu tür yapımları izleyerek büyüyen körpe dimağların algılarının ne gibi çarpıklıklarla şekillendiği konusunda epey fikir verebilir.

Filmin en temel sorunlarından biri de, yaşlı öğretmenlere ciddi ölçüde saygısızlık edilmesi. Yaşı nedeniyle gözü iyi seçmeyen, kulağı iyi duymayan insanlar bazen gerçekten komik durumlara düşebiliyor olsalar da, bununla alay edilmesi pek de hoş bir şey değil.*
İşin aslına bakılacak olursa, Mahmut Hoca, her haliyle, Cumhuriyet dönemi boyunca hakim kılınmaya çalışılan, adanmışlık duygusuna sahip, tamamen iyi niyetli olan ve görevini ciddi bir içtenlik ve fedakarlıkla yerine getiren öğretmen profilinin tipik bir temsilcisi. Ancak adanmışlık, iyi niyet, içtenlik ya da fedakarlık, ne yazık ki vizyonsuzluğun acı sonuçlarını ortadan kaldıramıyor.

(*) Dikkat edilecek olursa, öğrenciler birbirlerine kazık atmaktan adeta zevk alıyorlar, ancak kendi sınıf arkadaşlarından biri söz konusu olduğunda da, birlik olup okuldaki diğer öğrencilerin hukukunu çiğnemekten geri durmuyorlar. Hababam Sınıfı’nı bu tür davranışları nedeniyle eleştiren müdür yardımcısı da, okulun başka bir okula karşı ‘şerefi’ söz konusu olduğunda (konuya sonradan dahil olsa da) tertiplenen hilenin içine karışmaktan geri durmuyor. Klan zihniyetinin bariz bir örneği olan bu empati yoksunu yaklaşım daha da ileriye götürülecek olursa, Türk halkının dış politika konusundaki mütekabiliyet yoksunu yaklaşımlarında dahi aynı kafa yapısının izleri rahatlıkla görülebilir.



        Serdar Kaya’ya ve bu yazıyı 8 aralık 2006 da yayınlayan derin sular‘a teşekkürler


Bir Yanıt to “Hababam Sınıfı Üstünden Eğitim Sistemine İsyan:)”

  1. Hemen hemen her konuda olduğu gibi eğitim konusunda da parçada anlatılan şikayetçiyiz,ancak ne yapıyoruzda şikayetçiyiz mantığına katılıyorum.Uğraş verilmemiş,her söylenenen bırak sözü ağzın içinde kalmış,herkes topu birbirine atmış mış mış mış…ne kadar sorunlu ve de sorumsuz bir millet oluverdik!!Aslında hababam sınıfının böylesine politik düşüncelerle eleştirilmesi beni çok şaşırttı.Ama adam haklı:):(.Biz bu filme hep bilindik paradigmalardan,hep aynı bakış açılarıyla baktık belki.Farklıyı yakalalamak güzel olmuş..Özellikle aradaki samimiyet duygusunun insanları kaynaştıracağı yerde tamamen farklı amaçlara hizmet ediyor olması kaçımızın dikaktini çekmiş olabilir acaba?Çoğu suç ögesini meşrulaştıracak bir araç olarak tanımlanmış sanki;samimiyet…Eğitim sistemi ne zaman ve hangi babayiit tarafıfından düzeltilir sorusunuda her babayiğit cvb veremez k:))Böyle devam uzun bir süre.Lakayıt,anlamsız seviyesiz…Günümüzla yakından uzaktan alakası olmayan garip yontma tasş çağı ansiklopedik bilgilerle devam.O kadar mantıksız işimizin başını,mantıksızlıklar dizisi eğitim sistemimiz çekmiyor mu?Ne kadar eğitim sistemine yükleniyor olsakta,Şimdi bu film açılsa yine kahkahalarla güleriz herhalde…Genlerden,genlerden…:)

Yorum bırakın